04 Ocak 2016 00:52

Barışa bir umut ışığı

Barışa bir umut ışığı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Temmuz ayından bu yana yaşanan çatışma ve sokağa çıkma yasaklarında 61 çocuk öldürüldü; anne karnında doğmayı bekleyen de var aralarında,  sokağa çıkma yasakları sırasında doğup sokağa çıkma yasakları arasında hedef gözetilerek yüzünden vurulan 3,5 aylık Miray bebek de... 

Nüfus cüzdanlarına fotoğrafları yapıştırılacak kadar büyüyememişken,  bu katil devletin hüviyetine kazındı kanlı fotoğrafları.

Bir de kurşunlanmadan gelecekleri ellerinden alınanlar var. Ki onlara bugün yaşatılanlar, bu coğrafyada doğan her çocuğun aldığı, alacağı ferah bir nefesten kesinti... 

Diyarbakır Sur’da çalışma yürüten Umut Işığı Kadın Kooperatifi’nden kadınlar Agos Gazetesi’nden Nazan Özcan’a anlatmış bu “nefes kesintisi”nin ne demek olduğunu. 

Uyuyamıyor çocuklar, uyudukları zaman uyanamamaktan korkuyorlar, çığlıklar içinde uyanıyorlar daldıkları çocuk uykusundan da... Resimleri yıkık dökük binalardan, tank, top, tüfeklerden, evlerini saran alevlerden, ölü kuşlardan, kedilerden, köpeklerden ibaret. Kooperatif abluka altında çocuklarını hayatta tutma mücadelesi veren 180 kadınla görüşmüş. Hemen hemen hepsi aynı şeyi anlatıyor: Altını ıslatmaya başlamış14 yaşındaki çocuklar bile; bomba, mermi, helikopter gürültüsü altında sığındıkları yerde bombalamacılık, tetikçilik oynuyorlar, ellerine geçirdikleri her şey silah oluyor bu oyunlarda. 1.5 aylık bebeği olan bir kadının sütü kesilmiş yaşananların etkisiyle, mama yok. Bez yok, yiyecek yok, ısınacak hiçbir şey yok. Bir başka haberden öğreniyoruz ki kaynayan çorbanın köpüğü içiriliyor bebelere mama niyetine. Annelerin elbiselerinden parçalar bez yapılıyor. Sokağa çıkma yasağı başladığı gün okulda olduğu için Sur’daki ailesinin yanına gidemeyen 9 çocuk, akrabalarının yanına sığınmış. Üzerlerinde okul kıyafetlerinden başka hiçbir şey olmadığı için ödünç kıyafetlerle...

Kooperatiften kadınlar sahip çıkıyor çocuklara. Çoğu sessizliğe gömülü çocukların.

Gömülü çocuklar; kimi bombalar, kurşunlar değmesin diye bodrumlara, evin kuytu köşelerine gömülü, kimi sessizliğe... Mezarlara değil ama; çünkü bu devlet terörü altında toprak altına huzurla gömülmek bile yasaklı. Bebeklerin cenazeleri başka cenazelerin koynunda bekletilmekte. Gerçek ortaya çıkmasın diye cenazeler kaçırılmakta. Çocukların ölü bedenleri de diri bedenleri de öfkeye, için için biriken ve elbet patlayacak olan güvensizliğe, eşitsizliği erkenden öğrenmişliğe gömülü. 

Şimdi bu çocuklara olanı bizim hangi lafımız sağaltabilir ki? Lafın dışında bir uğraşı hak etmiyorlar mı her çocuk gibi?

Savaş öyle bir haldir ki insana her türlü uğraşı anlamsız gösterebilecek bir ruh kuruması yaratır. Bu çocukların ne yaşadığını gözünüzün önüne getirebilecek kadar ruhunuz varsa, yapabileceğiniz en onurlu şey için de takatiniz var demektir. Çocuğunun başını okşarken, birlikte sofraya otururken, okula gönderirken, onun için gelecek hayalleri kurarken utanmayacak günler hatırına yapılacak en onurlu şeyi yapmak yaşamın ne büyük bir emek gerektirdiğini bilen biz kadınlara düşüyor: Çocuklara bunu reva görenlere “dur” demek...  Barışı mümkün kılmak... 

Sur’da çocukların ve kadınların yaşadıklarına derman olmak için çaba sarf eden Umut Işığı Kooperatifi’nden kadınların bir çağrısı var; “Burada kimse aç açık kalmaz, en elzem şey her yerde barışı istemek” diyorlar. Ama hızla yapılacak bir şeyler daha var; çocukların ve kadınların kıyafet ihtiyacını karşılamak, kırtasiye malzemesi, boya, oyuncak ve çocuklara burs sağlamak... “Çocukların mutlu olacağı şeyler” yapmak yani...

Her türlü “küçük” uğraşı anlamsız kılan bir ruh kuruması yaratan savaşta “barış istiyorum,  hemen şimdi operasyonlar dursun, sokağa çıkma yasakları son bulsun” demenin bir nişanesi olarak bir kutu “çocuk mutluluğu” hepimizin ruhuna, ama özellikle kadınların kız kardeşlik bağına iyi gelecek. 
Daha önce yapmıştık. Şimdi yine zamanı...

* Umut Işığı Kadın Kooperatifi’ne 
0505 389 54 36 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa